DAG protokolünü daha önce hiç duydunuz mu? Kimilerine göre blokzincir teknolojisinin bir üst seviyesi olarak görülüyor. Blokzincirdeki eksiklikleri gidereceği ve teknolojinin daha geniş kitlelerce benimsenmesini sağlayacağı düşünülüyor. Peki nedir bu DAG? Ve neden blokzincirden daha iyi olabilir? Konuyu daha iyi kavrayabilmek adına, öncelikle blokzincirin ne olduğuna yakından bakalım.
Blokzincir 2008’de, küresel ekonomik krizinin hemen ardından çıkmış bir teknolojidir. Krizden birkaç ay sonra, Bitcoin: Eşlerarası Elektronik Nakit Sistemi adında bir whitepaperın Satoshi Nakamoto isimli bir yazılımcı tarafından yayınlanmasıyla blokzincirin heyecan dolu serüveni başlıyor. Yayınlanmasından bir hafta sonra Satoshi Nakamoto’nun Hal Finney’e 10 BTC yollamasıyla da tarihin ilk blokzincir işlemi gerçekleşmiş oluyor.
Orijinal Bitcoin teknik dökümanında (whitepaper) “block” (blok) ve “chain” (zincir) kelimeleri ayrı ayrı kullanılmış olsa da, zamanla insanlar bu iki kelimeyi birbirine çok yakıştırmış olsa gerek, “blockchain” olarak bitişik bir şekilde kullanılmaya başlıyor.
Esasında, günümüzde çoğu protokol blokzincir olarak adlandırılıyor ancak DAG protokolleri gibi Distributed Ledger Technology (Dağıtık Defter Teknolojisi)’ne sahip protokoller blokzincir teknolojisinden çok daha hatasız ve kapsayıcı.
Bu teknolojileri gözlemleyen uzmanlar DAG protokollerinin, küresel çapta benimsenmiş merkeziyetsiz çözümler için gerçek bir teknolojik altyapı oluşturduğunu düşünüyor.
DAG ve blokzincir arasındaki temel farklılıkları daha iyi anlayabilmek için öncelikle blokzincir teknolojisinin nasıl çalıştığına bakalım.
Blokzincir bir defterdir. Her veritabanı gibi, bünyesinde taraflar arasındaki işlemlerin kayıtlarını tutar. Ancak bu veritabanının saldırılara karşı 100% güvenli olmasını, ve daha da önemlisi birçok cihazda aynı anda aynı durumda tutulmasını istediğinizde işler biraz ilginçleşiyor.
Blokzincir, bir defter olarak bünyesinde “Ahmet, 8 Şubat 2022 tarihinde Mehmet’e bir adet X verdi.” bilgisine benzer bir bilgi barındırır. Daha yakın bir örnek vermek gerekirse; “X miktarında bir para birimi, 8 Şubat 2022 tarihinde, A cüzdan adresinden B cüzdan adresine aktarıldı.” bilgisini barındırır*.* Blokzincir teknolojisi şeffaf olduğu için bütün işlem geçmişini görebilirsiniz. Sadece hangi cüzdan adresinin hangi şahısa veya kuruma ait olduğunu göremezsiniz.
Yukarıda örneğini verdiğimiz veri aktarımının bilgisi, bir hash değeri ve nonce değeriyle birlikte yollanır. Hash ve nonce değerleri eşsiz değerler oldukları için blokzincir üzerindeki kayıtlarda değişiklik yapılamaz. Böyle bir değişiklik yapmak isteyen birisinin, geriye dönük tüm kayıtları tek tek ve sırayla değiştirmesi gerekir. Blokzincir üzerindeki her kayıt bir önceki kayda bağlıdır, ve bu şekilde bir zincir oluştururlar.
Yeterince çok sayıda kayıt bir araya gelerek blok oluşturur. Bitcoin gibi Proof-of-Work (İş Kanıtı) konsensüs algoritmalarında bloklar, spesifik kriptografik şifreleri çözen madencilerin mutabakatıyla kabul edilir. Ağdaki bütün bilgisayarlar birer node’dur, blokzincirin birebir kopyasını bünyesinde bulundururlar. Blokzincir üzerindeki bir işlemi node’lar onaylar - eğer node’ların çoğunluğu işlemi onaylarsa, işlem blokzincire kaydedilir. Proof-of-Work (İş Kanıtı) kapsamında, blokzincir işleminin içine yazılan hash kodunu oluşturur. Tıpkı işlemlerde olduğu gibi, blokların da kendi hash kodu bulunur, ve her blok kendinden bir önceki bloğa bağlıdır.
Merkeziyetsizlik birçok blockchain için olmazsa olmazdır. Ekosistemin içine giren insan sayısı arttıkça blokzincirin güvenliği de artar. Ancak buna daha sonra değineceğiz.
DAG kısaltmasının açılımı Yönlendirilmiş Asiklik Grafik’ir. Blockchain dünyası için nispeten yeni bir kavram olsa da, bilgisayar biliminde ve matematikte oldukça yaygın kullanılan bir yapıdır. DAG kısaltmasının açılımı bu protokol hakkında çok şey söylüyor. DAG, herhangi bir döngüsü olmayan ve belli yönü olan bir grafiktir. Blokzincirin oluşum sürecinde bir nevi aracı gibi düşünebilirsiniz.
Birçok gözlemci ve DAG destekçisi DAG protokolünün gerçek Blokzincir 3.0 olduğunu düşünüyor. Blokzincir teknolojisinin gelişiminin ve ana akıma yayılmasının yolunun DAG protokolünden geçtiğini düşünüyorlar. Ancak teknik olarak o kadar da farklı değiller. Eğer blokzinciri ve Aleph Zero’yu gözünüzde canlandıracak olsanız her ikisini de bloklardan oluşan bir zincir olarak görürsünüz. Çünkü her iki protokolde de istenen sonuç işlem bloklarından oluşan bir zincirdir.
DAG vs Blokzincir arasındaki esas fark blok içindedir. Aleph Zero’da, DAG temelli bir Proof-of-Stake (Hisse Kanıtı) konsensüs protokolü vardır. Bu konsensüs protokolüne Nakamoto Konsensüsü denir ve çalışma prensibi Proof-of-Work’e dayanır.
Proof-of-Work (İş Kanıtı) prensibi ağın kendi içinde senkronize olabilmesi ve saldırılara karşı dayanıklı olabilmesi için ağa gecikme uygular. Ancak DAG protokolünde, fazla enerji sarfeden ağır hesaplamalara gerek yoktur.
Aleph Zero gibi bir DAG protokolünün geleneksel Proof-of-Work blokzincir teknolojisine nazaran birçok avantajı vardır. Aleph Zero protokolünde çok daha hızlı bir şekilde konsensüse varılır. Bu sayede, çok büyük ölçeklerde çalışırken bile işlem hızı çok yüksektir.
Mesela Aleph Zero 128 node’lu bir test ağında saniyede 100,000 işleme ulaşmıştır.
DAG protokolünün ikinci faydası ise mining (blok kazımı) olmamasıdır. Böyle bir mimari yapıyla, blok kazım ücretlerinin ve işlemleri onaylayacak madencilerin olmadığı bir yapıda, işlemler çok daha ucuz, hatta bazen bedava gerçekleşmektedir. Bu yüzden DAG protokolleri IoT (Internet-of-Things: Nesnelerin İnterneti) uygulamaları için oldukça uygun bir protokol olarak görülmektedir.
DAG protokolleri üzerinde gerçek hayatta kullanabileceğimiz para birimleri de rahatlıkla yer alabilir. Mesela, 10TL ödeyeceğiniz bir içecek için 5TL’lik bir işlem ücreti ödemek istemediniz herhalde. Ancak milyon dolarlık bir işlemi hızlı ve güvenli bir şekilde yapmak için ödemeniz gereken 0.0004 BTC’lik bir işlem ücretini gözünüz kapalı öderdiniz. Dolayısıyla, küçük miktarlardaki günlük harcamalar için kripto ödeme yöntemleri kullanılacaksa, DAG protokolü bu ödemeler için gerekli olan altyapı teknolojisine sahiptir.
DAG protokolleri blokzincir teknolojisine nazaran daha az merkeziyetsiz olma eğilimindedir. Birçok DAG projesi merkeziyetsizlik sorununa farklı şekillerde yaklaşıyor. Örneğin, Hashgraph ($HBAR) projesi, global şirketlerin sorumluluğunda çalışan 39 node’dan oluşan bir komiteyi kullanıyor. Gerçek anlamda merkeziyetsiz bir yaklaşım mı? Pek değil, ancak çözmeye çalıştıkları sorunları ve kullanım alanlarını göz önüne alınca yeterince merkeziyetsiz bir yaklaşım diyebiliriz.
DAG protokolünü blokzincir kadar merkeziyetsiz hale getirmek genellikle çok kolay değildir. Aleph Zero’da sürekli olarak değişen komite üyelerini rastgele seçen bir mekanizma kullanıyoruz. Testnet ortamında genellikle 128 node kullandık ancak node sayısını çok daha yüksek rakamlara çıkarmayı hedefliyoruz.
Birçok DLT’nin (Distributed Ledger Technology: Dağıtık Defter Teknolojisi) güvenliği ağın ne kadar geniş bir alana yayıldığıyla doğru orantılıdır. Ne kadar fazla node varsa, ağı kontrol etmek o kadar zorlaşır. Bitcoin ve Ethereum bu konuda yenilmez durumda, ve uzun bir süre de bu durumun değişeceği öngörülmüyor. Ancak yine de Bitcoin’in kazımı beklenildiği kadar merkeziyetsiz değil. Çünkü Bitcoin ağındaki işlem onaylarının büyük çoğunluğunu sadece bir avuç madencilik havuzu yapıyor. Endişelenecek bir durum yok, bu durumdan madencilerin Bitcoin ağını kontrol ettiği sonucu çıkmasın. Sadece, şu andaki durum Bitcoin’in ortaya çıkış fikriyle gerçek anlamda örtüşmüyor.
Bir DAG protokolü olmasına rağmen Alep Zero’da ise merkeziyetsizlik sorununa tatmin edici bir çözüm bulduğumuzu düşünüyoruz. Merkeziyetsizlik sorunuyla ilgili görüşlerimizi buradan detaylı incelleyebilirsiniz.
DAG ve blokzincir etrafında artarak devam eden yoğun tartışmalar dönüyor. Evet, DAG protokolü blokzincirin birçok sorununa çözüm getirebilir, ancak Bitcoin’in blokzinciri en eski, en büyük ve dolayısıyla en merkeziyetsiz Dağıtık Defter Teknolojisi’dir.
Öte yandan, market hacmine bakılınca, tüm DDT projelerinin toplam hacmi PepsiCo gibi büyük bir kurumsal şirketin market hacmi kadar büyük. Blokzincir teknolojisi ana akıma yayılmadıkça ve bir endüstri olarak şu anki boyutunun iki üç katına ulaşmadıkça, Bitcoin blokzincirinin 10 yıl sonra hala zirvede yer alıp almayacağından emin olamayız.
Piyasada farklı ve özgün DDT projeleri için çok büyük bir alan var. Temel olarak, bu projelerin DAG teknolojisini mi, blokzincir teknolojisini mi seçecekleri projelerin kullanım alanlarına bağlı olacaktır. Mesela, bir IoT projesi gerçekleştireceği küçük ödeme işlemleri için DAG teknolojisini kullanacaktır. Ancak büyük miktarlı işlemlerde Bitcoin, yani blokzincir teknolojisi kullanılacaktır.
Aleph Zero olarak bizim vizyonumuz;
Projelerinizin ihtiyaçlarına uygun ve hepsi birbiriyle bağlı olan dağıtık defter teknolojilerini kullanabileceğiniz,
Gizli veya herkese açık, lidersiz veya lider yönetiminde olan, DAG veya blokzincir gibi farklı seçeneklerden dilediğinizi seçebileceğiniz,
Projenizin ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda güvenlik ve şeffaflık sağlayan global bir yapının da bir parçası olacağınız bir ekosistem yaratmak istiyoruz.
$AZERO kısaltmasıyla piyasada bulunan Aleph Zero, Mart 2022 itibariyle MXC ve Gate.io borsalarından alınabilir.
MXC ve Gate borsalarında hesabınız yoksa aşağıdaki linkleri kullanarak tüm al-sat işlemlerinizde geçerli %20 komisyon indirimli hesap açabilirsiniz:
Hesabınızı açtıktan sonra market üzerinden spot olarak AZERO/USDT çiftinde alım satım yapabilirsiniz.